HİKAYEMİZİ LÜTFEN OKUYUNUZ
MOR ELMA HİKAYESİ
Kış gelmiş, bahar gelmiş, ardından yaz mevsimi gelmiş. Havalar
ısınınca ağaçlar meyve vermeye başlamış. Çeşit çeşit meyveler dalları süslemiş.
Minik elmalar da dallarında büyümeyi bekliyorlarmış. Beklerken aralarında
sohbet edip oyunlar oynuyorlarmış.
Minik elmaların biri, “Büyüyünce kırmızı büyük bir elma
olacağım,” demiş. Diğeri, “Ben de kırmızı, sulu ve tatlı bir elma olacağım.
Çocuklar en çok beni sevecekler,” demiş. O an bir gürültü kopmuş, hepsi bir
ağızdan “Ben de, ben de, ben de!” diye bağırmaya başlamışlar.
Büyük elmaların biri minik elmaların bağrışmalarına son vermek
amacıyla “Yeter artık, susun!” diye bağırmış. “Şimdi kontrol zamanı, haydi
bakalım, kim yeterince kırmızı bir elma olmuş görelim,” demiş. Büyük elma diğer
elmaları sırasıyla incelemeye başlamış.
Birinci elmaya, “Evet, sen yeterince kırmızı görünüyorsun,”
demiş. Sıra ikinci elmaya gelmiş. “On puan, aferin sana, kırmızı büyük bir elma
olmuşsun,” demiş. Diğer elmalara seslenmiş: “Herkes kırmızı, sulu ve tatlı bir
elma olacak.” Kontrole devam etmiş.
Sıradaki elmayı kontrol edecekken karşısında farklı bir elma
görmüş ve şaşırmış. Gözlüklerini çıkarıp takmış, bir daha bakmış. Evet, bu
diğer elmalardan farklı bir elmaymış. Acaba bu bir çürük elma mı diye düşünmüş.
Bu elma mor renkliymiş, saklandığı yaprağın altından çıkmış,
rengi mor, boyu da kısaymış. Ama konuşabiliyormuş. Diğer elmalar da
kendilerinden farklı elmayı görmüş ve şaşırmışlar. Dikkatlice mor elmaya
bakmışlar.
Büyük elma mor elmaya, “Merhaba, sen diğer elmalara göre biraz
farklı görünüyorsun. Neden sen de diğerleri gibi kırmızı ve büyük bir elma
değilsin?” demiş. Mor elma anlatmaya başlamış: “Ben diğerlerinden çok
farklıyım.
Daha minicik bir çiçekken bile farklıydım. Küçücük bir çiçekken
diğer elmalar gibi kırmızı bir elma olamayacağımı anladım ve yaprakların
arasına saklandım. Oradan hiç çıkmadım. Kimsenin beni görmesini istemedim,
çünkü benimle oynamayacaklar, benimle dalga geçecekler diye düşündüm.
Saklandığım yerden hiç çıkmadım, fakat bugün düşündüm de, bana
yardımcı olurlar ve aralarına kabul ederlerse ben de onlar gibi konuşup
oynayabilirim.” Büyük elma, “Haklısın, Mor Elma. Aslında bu ağaçtaki tüm
elmalar aynı boyda ve renkte olmak zorunda değiller.
Çünkü kimimiz hızlı konuşuyoruz, kimimiz küçük, kimimiz büyük
olabiliyoruz. Birbirimizi sahip olduğumuz özelliklerimizi kabul ederek tanımaya
çalışırsak daha mutlu oluruz aslında. Aynı olmaya çalışmak hem hayatımızı
yaşamayı zorlaştırıyor, hem de bizi mutsuz ediyor,” demiş ve mor elmaya
dönerek, “Aferin sana, Mor Elma.
Bize farklılıkları kabul etmeyi ve böyle daha mutlu olabileceğimizi
gösterdin,” demiş. Bunu duyan diğer elmalar mor elmaya teşekkür etmişler.
Tanışıp arkadaş olmuşlar. Mor Elma onlara hiç bilmedikleri oyunları öğretmiş.
Onlar da Mor Elmaya yeni şarkıları öğretmişler. Tüm elmalar
aslında birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip olduklarını o gün öğrenmiş
ve birbirlerini oldukları gibi kabul ederek gerçekten mutlu olmayı da o gün
öğrenmişler.
Yorumlar
Yorum Gönder